12 Ocak 2025
Anne baba için, yaşamın ilk altı yılında çocukların gelişiminin çok hızlı ve kritik olması, bu dönemde alacakları eğitimin önemini artırıyor. 3-4 yaslarına kadar kendi güvenli limanında, çoğunlukla ailesinin rehberliğinde yol alan çocuk için bu yaşlardan itibaren sosyal bir gereksinim olarak okul, ihtiyaç haline gelmeye başlar.
Bu dönemde okul hayatı, hem anne baba, hem çocuk için pek çok yeni deneyim içerdiğinden karmaşık duygulara ve bazen zorlanmalara sebep olabilir. Bu zorlanmalar, anne babalar tarafından bir sorun olarak değil, gelişimin doğal bir uzantısı olarak algılanmalı ve çocuğa gereken destek sunulmalıdır. Okul ve aile, çocuğun iç dünyasını anlayıp duygularına alan açmak için gerekli çabayı birlikte sarf etmeli ve sorumluluğu paylaşmalıdır.
Uyum süreci, öncelikle ayrılığın getirdiği duyguların farkında olmayı ve yönetmeyi gerektirir. Bu ayrılık hikâyesi her anne baba ve çocuk için biriciktir. Doğumdan hatta doğum öncesinden itibaren kurulan ilişkinin dinamikleri ile şekillenir.
Anne babanın kendisinde bu duyguyu fark etmesi ve kabul etmesi, doğru şekilde baş etmesini kolaylaştıracak, dolayısıyla çocuk da kendi ayrılık kaygısı ile daha kolay başa çıkacaktır.
Bu yöntemler ya da cümleler, kişiye özeldir ve çocuğun ağlamadan okulda kalmasını sağlamak için değil, yaşadığı zorluğa uygun duygusal desteği vermek içindir. Bunları uygularken ne hissettiğiniz, sözlerden ya da hareketlerden daha önemlidir. Çünkü çocuğa bu duygular yansır. Ağlamadan kalsın diye değil, ağlasa da duygularının kabul edildiğini hissetsin diye anne baba ve okul çaba sarf etmelidir.
Çocuk için ağlamak bir rahatlama aracıdır ve elinden alınmamalıdır. Okula getirmek için ödüller vermek, ağlamaması için tembihlemek, yalan söyleyerek kaçmak, söylediği saatte almaya gelmemek kesinlikle kaçınılması gereken davranışlardır.
Çocukların yaşam olaylarıyla ilgili kandırılmadan, abartılmadan yaşına uygun şekilde bilgi alma hakkı vardır. Sırf okula kolaylıkla gitsin diye okulla ilgili abartılı övgülerden, yanlış bilgi vermelerden kaçınılmalıdır.
“Orası çok güzel, hep eğlenceli hep oyun var” denildiğinde o gün ağlamadan kapıdan girmiş olsa bile uzun vadede güveni kırılma, hayal kırıklığına uğrama ve okulu reddetme gibi durumlara yol açılabilir.
Doğru bilgi, kaygıyı da giderir. “Bir sınıfın, arkadaşların ve eşyaların olacak, ihtiyaçlarını öğretmenine söyleyeceksin, bazen oyun da oynayacaksınız…” gibi net ve gerçekçi bir dil kullanılmalıdır.
Çocukların duygusal gündemi ne ise oyunları odur. Bazen direkt bazen de dolaylı olarak duygusal dünyalarını oyunla yansıtırlar. Ebeveynler, bu gücün farkında olmalı ve çocuğun oyunlarına eşlik etmelidir.
Ayrılık, kavuşma içeren oyunlar, fiziksel temas içeren oyunlar, duyusal oyunlar oynanabilir. (Saklambaç, kovalamaca, sarılmalı oyunlar, masaj, zıplamak, atlamak…vs)
Bunun dışında çocuğun yönettiği, anne babanın da onun yanında olduğu ve çocuk istediğinde oyuna dahil olduğu, yorum yapmadan ve müdahale etmeden, tüm dikkatini ona verdiği özel oyun saatleri çocuğa böyle bir dönemde çok önemli bir destek sunacaktır.
Çocuğun okuldan yoğun duygularla dönmesi normaldir. Yeni birçok deneyim yaşayan çocuğun gelişen sinir sistemi, abartılı duygusal tepkilere sebep olabilir. “Okula başlayınca psikolojisi bozuldu, okulda kötü giden bir şeyler mi var?” diye düşünebilirsiniz.
Çocuğunuz büyüyor ve gelişiyor. Okuldan dönünce o gün ne yediğine, ne öğrendiğine değil nasıl bir ruh hali içinde olduğuna odaklanmak ve ona kucak açmak gereklidir. Bahsettiğimiz yorgun duyguları çocuk öfke nöbetleri olarak da çıkarabilir. Bu durumda anne baba için en iyisi sarılmak, sakinliğinizle ona destek olmak, yanında olduğunuzu söylemek en doğrusu. Her gün kitap okuyarak, birlikte resimler çizerek, üzerinde sohbet ederek, “arkadaşın öyle yapınca kızdın demek, peki bu duygu neye benziyor, çizebilir misin? Evet sinir bozucu bir durum, ben de yaşamıştım küçükken…vs” rahatlamasına yardımcı olabilirsiniz.
Çocuğun okuldan önce ve okula devam ederken zorlandığı bazı konular olabilir. Örneğin; peynir yemiyor, okulda alışır gibi bir beklentiniz olabilir. Çocuğun duyusal bir hassasiyeti olabilir, peynirle ilgili farkında olmadığınız olumsuz bir yaşantısı olabilir, hiçbiri olmayıp da tadını sevmiyor da olabilir.
Bir davranışın birçok sebebi vardır ve okul öncesinde özellikle bu durum çok karmaşıktır. Bir günde değişmesini istediğiniz davranış bir günde oluşmamıştır. Okul bu gibi durumlarda size ayna tutmak, işbirliği yapmak, gerektiğinde farklı uzmanlara yönlendirmekle yükümlüdür. Ancak sorunu sizin adınıza hemen çözmelerini beklemek gerçekçi bir beklenti değildir. Olumlu yönde değişmesini beklediğimiz davranış için çocuğun hem evde hem okulda tekrarlayan örüntülerle, kabule desteklenmeye ihtiyacı vardır. Bu da zaman alır.
Okul öncesinde çocuklar o kadar coşkulu, enerjik, oyuncu, neşelidir ki izin verirsek bizi de bu dünyaya alırlar ve bunları bize de bulaştırırlar. Hızlı bir gelişim dönemi olduğu için zorlanmalar olabilir, gelişimin bazı aşamalarında destek istiyor olabilir, bazen çok zorlanıp sizi de zorlayabilir. Ancak sürekli bunları çözülmesi gereken bir sorun gibi görmek, hep ne yapmaması gerektiğine odaklanmak sizi de çocuğunuzu da yorar. Kıyaslamadan, sabırla ve çocuğunuza uygun beklentilerle sakin kalmaya ve bir daha geri gelmeyecek bu renkli dönemin tadını çıkarmaya çalışın.

WhatsApp Destek